Dicle Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Sayın Prof. Dr. Nuran ELMACI (Sosyal Antropolog) ve Dr. Pervin ÖZELÇİ''nin bir hastalığın antropolojik açıdan incelenmesini ele aldıkları makalelerini sizlerle paylaşmak istiyoruz.*
ÖZET
Çeşitli kültürlerde araştırma yapan antropologlar, halkın hastalıkları sadece biyolojik nedenlere bağlamadığı, doğaüstü-büyüsel kaynaklı inanışların da hastalık anlayışı ve tedaviyi etkilediğini göstermişlerdir. Bu araştırma çocuk hastalıkları ve ölümlerinin önemli nedenlerinden biri olan ishali annelerin nasıl açıkladığını tanımlamak amacıyla yapılmıştır. Bu nedenle annelere çocuklarının neden ishal olduklarını, ishali hangi belirtilerden anladıkları, ne zaman çare aramaya başladıkları ve doktora gittikleri, evde neler yaptıkları hakkında sorular sorulmuştur.
Araştırma verileri, Diyarbakır’ın göç alan bir semtinde (450 evler) 0-5 yaşında çocuğu olan 44 anne ile görüşülerek ( niceliksel ve niteliksel sorularla yapılandırılmış soru formları aracılığıyla) elde edilmiştir.
Araştırma bulguları annelerin ishal nedenlerini iki kategoride düşündüklerini göstermektedir.
1-Sıcak-soğuk ve yağlı-kirli yiyeceğe bağlı olarak gelişen ishaller,
2-Ay basması, nazar, haram süt, korkulara bağlanan ishaller.
Birinci nedene bağlı olan ishaller ev ilaçları denendikten sonra doktora götürülmektedir. İkinci guruptaki ishaller geleneksel yöntemlerle iyileştirilmeye çalışılmaktadır. Örneğin çocuğunun ay basmasından ishal olduğunu düşünen anne (Ay basması: çocuğunun gökyüzündeki hilal şeklinde ay’ı görmesi ve korkması sonucu ishal olması) çocuğunun alın’ına haç şeklinde is sürmekte, bu durum aylar boyu sürerse, hoca ve şeyhlere götürmektedir.
Sonuç olarak; 450 evler anneleri kentte kısa bir süredir (6-7 yıl) yaşamaktadırlar. Kadınlar arasında okuma yazma oranı düşüktür. Dil bilmezler. Bağlı olarak şehir yaşamına katılamaz, iletişim araçlarından yararlanamazlar. Yaşamlarını ve sağlıklarını kırsal kesimden getirdikleri inanışlar ve uygulamalarla sürdürürler. Çocuk ölümlerinde ilk sıralarda olan ishal gibi önemli bir sağlık sorununun çözümlenmesinde; toplumun hastalık hakkında düşündüklerinin ve neler yaptıklarının bilinmesi etkili sağlık eğitimi yöntemlerinin geliştirilmesi açısından gerekli ve zorunludur.
GİRİŞ
Çocuk ishalleri ölümlere yol açan önemli bir hastalıktır. Dünyada her yıl 5 yaşın altındaki çocuklarda yaklaşık 1 milyar ishal vakası görülmekte, 2.2 milyon çocuk ölmektedir. Bu ölümlerin büyük çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmaktadır. Ülkemizde 1986 yılından bu yana “İshalli Hastalıkların Kontrolü Programı” uygulanmaktadır. Buna göre 1986 da 30 000 olan ishale bağlı beş yaş altı ölümler 10 000 e inmiştir. Günümüzde ishalli hastalıklar beş yaş altı ölümlerin yaklaşık % 6 sını oluşturmaktadır(Özmert E. 2000:1-5).
Çeşitli toplumlardan, gruplardan, kültürlerden toplanan etnografik veriler, hastalıkların farklı kültürlerde farklı nedenlerle açıklandığını, bağlı olarak tedavi uygulamalarının farklılaştığını göstermektedir. Din-dil, coğrafi yerleşim v.b kurumların farklılaşması temeline göre değişen bu açıklamalarda inanışların önemli payı vardır. Birçok hastalıklar doğa üstü nedenlerle büyüsel ve dinsel temellere dayanılarak açıklanmaktadır. Bu araştırmada inanışlara göre ishalin nedenleri belirlenmeye çalışılmıştır. İshal hakkındaki bilgiler annelerle görüşülerek elde edilmiştir. Anneler çocuklarının gelişme ve büyümelerinden; hasta olduklarında bakımından sorumludur. Bağlı olarak annelerin hastalık hakkındaki bilgileri, inançları tedavide izledikleri yollar hastalık sürecini (iyileşmeyi veya kötüleşmeyi) etkileyen çok önemli etkenlerdir.
Araştırmada aşağıdaki soruların yanıtları aranmıştır. Annelere göre;
Çocuklar neden ishal olurlar? Çocukların ishal olduğunu hangi belirtilerden anlarlar? Hangi belirtiler onları telaşlandırır, çare aramaya başlarlar? Doktora ne zaman giderler? Evde tedavi amacıyla neler yaparlar? Hangi besinleri yedirir /yedirmezler? Bu bilgilerin ışığında; annelerin batı tıbbını ne kadar bildikleri ve kullandıkları da açıklığa kavuşacaktır.
Toplumu anlamaya yönelen bu bilgiler modern tıp ile halkın içinde yaşattığı geleneksel tıp arasında köprü kurmamızı sağlarlar. Modern tıp uygulamalarını geleneksel tıp zeminine nasıl yerleştirileceğimizi gösterirler. Topluma yardım etmek için geliştireceğimiz sağlık eğitim programlarında annelerle hangi konularda nasıl iletişim kuracağımızı gösterirler.
Araştırma Alanı
Araştırma Diyarbakır’ın 450 Evler semtinde yürütülmüştür. 450 Evler 1990’lar sonrası zorunlu göç nedeniyle kırsal kesimden gelen ailelerin yaşadığı yeni bir yerleşim bölgesidir. Ailelerin çoğunluğu Lice Kulp ve Hani ilçelerinin köylerinden gelmişlerdir. Terör nedeniyle evlerini tarlalarını işlerini bırakarak kente göç eden bu aileler fakir bir yaşam sürerler. Erkeklerin bir kısmı işsizdir. Büyük bir çoğunluğu geçici ve az ücretli işlerde çalışırlar. Kadınların %81.8 okuma yazma bilmez. İlkokul mezunlarının oranı %9.8 kadar düşüktür. Okuma yazma bilmeyen bu kadınlar Türkçe’de bilmezler. Sağlık davranışlarının değişmesinde önemli bir etken olan televizyon evlerin yarısında (%50) vardır. Aileler sağlık hizmetlerini 5 yıl önce hizmete giren 450 Evler Sağlık Ocağı’ndan alırlar. Bu bölgede okuma yazma ve halı kilim örme kurslarının yürütüldüğü bir de Toplum Merkezi vardır.
Bölgede su durumu sıkıntılıdır. Kuyu suyu kullanılır. Evlerde su günde ancak bir saat musluklardan akmaktadır. Muhtarın verdiği bilgiye göre klorlamada sorunlar yaşanmaktadır.
Yöntem
Bu araştırmayı yapma düşüncesi bölgede malnutrisyonla ilgili yürütülen bir araştırma sırasında doğmuştur. İshal, çocukları malnutrisyona götüren önemli nedenlerden biridir. Malnutrisyon araştırması 0-5 yaş çocuğu olan tüm anneleri kapsayan 143 anne ile yürütülmüştür. Bu araştırmada örneğe alınan annelerden, 44 anne (%30.7) ile görüşülmüş, onlardan niceliksel ve niteliksel sorularla yapılandırılmış formlar aracılığıyla bilgiler toplanmıştır. Görüşülen annelerin yaş aralığı (±)19 - 41 (ortalama 30.2) dır. Her annenin sahip olduğu çocuk sayısı (±) 1 - 8 (ortalama 3.7), içinde yaşadıkları hane büyüklüğü (±) 3 - 13 (ortalama 6.6) dir.
BULGULAR
İSHALİN BELİRTİLERİ
Anneler ishale “amel” derler. Batı tıbbında çocuğun günde üç defadan fazla ve dışkısının çok sulu olmasına ishal denir. Araştırma bölgesindeki anneler de ishali bu belirtilerle tanırlar. Hatta ayrıntılarını da bilirler; “Rengi farklı olur; sarı veya yeşildir. Pis kokuyor” derler. Bazıları “sümük gibi, iltihap gibi ,köpük gibi “tanımları da eklerler. Bu belirtilerle birlikte ishalde çocuğun ateşi çıkar, keyifsizdir, iştahsızdır.
İSHALİN NEDENLERİ
Annelerle görüşmelerimizde, ishale yol açan nedenler iki aşamada sorulan sorularla belirlenmeye çalışılmıştır. İlk olarak “ishal neden olur?” diye sorulmuştur. Sonrasında “çeşitli etki ve etkenlerin ishale neden olup olmadıkları” araştırılmıştır. “ İshal neden olur “sorumuza verilen ilk yanıtlara göre ishalin en önemli nedenleri sıcak (36.3) - soğuk (22.7) (toplam 59.0) ve yiyeceklerdir (%43.0). Yiyecek terimi ile ağır (yağlı) yiyecekler kastedilmektedir. Örn; kelle paça ağır bir yiyecektir. Salatalık, marul, karpuz mercimek gibi yiyecekler çok tüketilirse ishal yapar. Çocuğunu emziren anneler de çiğ besinleri ve yağlı yiyecekleri fazla yerse etkileri süt yoluyla çocuğa geçeceğinden çocuklar ishal olurlar.
İkinci aşamada literatürden ve toplumdan elde edilen bilgiler çerçevesinde ishale neden olan diğer etkenler sorulduğunda daha farklı etkenlerin de ishale yol açtığı söylenmiştir (Tablo 1).
Tablo 1. Annelere Göre İshale Neden Olan Çeşitli Etkenler:
İshale Neden Olan Etkenler |
Yüzde(%) |
Ay Basması |
87.1 |
Haram Süt |
88.6 |
Diş Çıkarma |
86.4 |
Kirli Su |
59.4 |
Kirli Yiyecek |
54.5 |
Nazar |
25.0 |
Korku |
11.4 |
Ay Basması
Doğa üstü güçlerin insanlara etkilerini içine alan bu inanışlara çeşitli kültürlerdeki hastalık açıklamalarında rastlamak mümkündür. Gökyüzünde olan varlıklar (yüce varlık ve bağlantılı olduğu gök, güneş, ay ve yıldızlar) insanlara iyilik yaptıkları gibi kötülükte getirebilirler (Örnek1988:72). Bunlardan bazıları da (şeytanlar ve kötü ruhlu cinler) kötülük kaynaklarıdırlar. Onlar ayın aydınlatmadığı (hilal olduğu) ve kendilerinin görünmedikleri karanlıkları severler. Bu yüzden karanlıklardan kaçınılmalı; karanlıkta dışarı çıkılmamalı ve iş yapılmamalıdır.
Haram Süt
Nazar ve Korku
Kadınlar batı tıbbında ishale yol açan etkenler arasında ilk sıralarda yer alan kirli su ve yiyecek faktörüne dördüncü , beşinci sırada yer vermektedirler.
TEDAVİ
Anneler ishalin kendi kendine geçmesini beklerler. “Çocuktur ishal olur”, “Doğduğu yaz olmazsa, bir daha ki yaz mutlaka olur” derler. Sanki defalarca yakalanması gerekli doğal bir hastalık olarak düşünürler. Bu yüzden anneler çocuklarının ishal olduğunu görünce telaşlanmazlar. Birkaç gün beklerler. Ancak kusma ve ateş çok olursa , çocuk iştahsızsa ve her gün eriyorsa (kilo kaybediyorsa) çare düşünmeye başlarlar. Bunlar tedavi aramayı zorunlu kılan alarm belirtirlerdir.
1- Nedeni inanışlara, doğa üstü güçlere (ay basması, korku vb.) bağlananlar,
2- Fiziksel nedenlerle (sıcak - soğuk, yiyecek) açıklananlar.
Anneler çocukları ishal olduğunda, ayırıcı tanıyı kendileri koyarlar. Çocuklarının doğa üstü güçler nedeni ile (ay basması, korku, haram süt) ishal olduklarını düşünüyorlar ise öncelikle geleneksel yöntemlerle tedavi etmeye çalışırlar. Onlara göre fiziksel etkenler ya da ağır yiyecekler ishale neden olmuşsa bu etkenlerden çocuğu uzaklaştırırlar. Eğer ishal geleneksel yöntemlerle geçmezse ve alarm belirtilerini içine alan semptomlar devam ediyorsa doktora götürürler.
Doktora başvuranların oranı %47.7’dir (Bunlardan %43.0’ı sağlık ocağına başvurmuş(bazıları hastaneye sevk edilmiş), %4.7’sı ise daha önce çocukları ishal iken kullandığı ilacı yeniden eczaneden almıştır. Tıbbı tedavi alamamanın nedenini “parasızlık” olarak açıklamaktadırlar. “Gücümüz yok. Sağlık ocağına gitmemiz boşuna. İlaç alamıyoruz ki” derler. Doktora başvurma süresi 2 ila 11 gün arasında değişmektedir (Ortanca değer :5).
Anneler doktora gitmedikleri için ORS’yi bilmemektedirler. Ancak %34 kadın ORS’den haberdardır. ORS onlara sağlık kurumlarında önerilmiştir.(Bir kadına şeyh önermişti.) Ne amaçla kullanıldığını da bilmemekte ”İltihap söker, kusmaya iyidir, ishali durdurur” demektedirler. Zaten yararını da gören yoktu. Anneler olumlu bir davranış olarak bebekleri ishal iken emzirmeye devam ediyorlardı.
Geleneksel Uygulamalar
Ay basmasından ishal olan çocuklar doktora götürülmez . “Doktorun ilacı ve iğnesi onlar için çok tehlikelidir. Anneler eğer iğne yapılırsa çocuk havale geçirebilir sağır, dilsiz olur veya anında ölür.” demektedirler.
Anne çocuğunun ay bastığı için ishal olduğuna karar verirse, diğer bir deyimle, başta da ifade edildiği gibi ağzı (nefesi) ekşi kokuyorsa, dışkısı kokuyorsa, kusma ve ateş varsa ve gökyüzündeki ay hilal ise odun ocağında yemek pişirdiği tencerenin is’inden (duman lekesi) çocuğun alnına boynuna sağ koluna ve sol bacağına sürer. Annelerin değimiyle “işaret yapar”. İşaret alına haç (+) biçiminde diğer yerlere ise halka biçiminde yapılmaktadır. Bu işleme üç gün devam edilir. Bir çok anne is sürmenin çok iyi olduğunu ve ishali geçirdiğini anlatır.
İs sürme, bazı zamanlarda mahallede dindar olarak tanınan yaşlı kadınlara yaptırılır. Alına yapılan işaretin neden hac şeklinde olduğu sorulmuş ve araştırılmıştır. Diyarbakır’da bölge tarihini bilen yaşlılar haç işaretini bu bölgede yaşayan Ermenilerin etkisi olarak yorumlamıştır. Bağlı olarak bu uygulamanın altında çocuğa zarar veren doğaüstü güçlere çocuğu pis, çirkin gavur (Müslüman değil) gösterme anlayışı yatmaktadır. Çünkü kötü güçler sağlıklı, güzel çocuklara zarar verirler.
Doğa üstü güçlerin etkilerini gidermek için ocak isi kullanılmasının nedeni ise kökleri Eski Türklere kadar giden ocakla ilgili inanışlara uzanmaktadır. Bu inanışlarda “ocak ailedir, aile var olduğu sürece ocak tüter, bu nedenle ocak kutsaldır”. Bu inanışlar temelinde Ocağa atfedilen kutsallık, ondan bir parça alınarak çocuğa geçirilmek istenmektedir.
Ay çoğunlukla korkulu çocukları basar. “Çünkü bu çocuklar mübarekli”dir. Yani bizden iyilerle (cinlerle) beraberdirler.” Tersine bir durumda ,ayın bastığı çocuklar korkuludurlar. Bu durumda ay korkunun hem nedeni hem de sonucudur. Ay basması her dönemde süregeliyorsa bu çocuklar ziyarete hocalara ve şeyhlere götürülürler. “Çünkü korkunun insanla ilgisi yoktur. Korku Allah’ın işidir.” Hocalar muska yaparlar. Yuvarlak dökülmüş üstü ayet yazılı muskayı çocuğun devamlı taşımasını söylerler. Şeyhlerin küçük bir sopası vardır. Çocuğun ensesine vurur. Çocuk aniden açılır.
Diğer bir uygulama ise, çocuğun boyunun iple ölçülüp bu ipin yakılmasıdır. Bu yolla doğaüstü güçlerin onlara tekrar gelmemeleri için, “çocuk öldü” mesajı verilmekte, böylece kötü güçler çocuktan uzaklaştırılmaktadır.
Birde “tokma” olarak adlandırılan bir ishal vardır. Bunun sebebini yemek dokunması fazla miktarda yemek yeme olarak belirtirler.
Hazımsızlık, şişkinlik olarak açıklanan Tokma’lar yakılarak dağlama usulü ile tedavi edilmeye çalışılır. Şiş ateşte ısıtılır, çocuğun karnına ve boynuna basılır.
Tablo 2. Annelere Göre İshale İyi Gelen Yiyecekler;
Yiyecekler |
Yüzde (%) |
Yoğurt ve Yoğurtlu Yemekler |
47.7 |
Pirinçli ve Patatesliler |
36.3 |
Çeşitli Otların Suları ve Bu OtlardanYapılanlar |
34.0 |
Kahve ve Çay Ağırlıklı Olanlar |
27.2 |
Ekşili (Sımaklı) Yiyecekler |
22.7 |
Koka Kola |
20.4 |
Meyve ve Sebze Suları |
18.1 |
İshalli çocuklara verilen yiyecekler arasında yoğurt ve yoğurttan yapılan yiyecekler başta gelmektedir. Anneler kuru kahve ve kuru çayın ishalle iyi geldiğini söylemekte, bunları çorbalarına katmaktadırlar. Sımak kaynatılarak suyu alınmakta, yemekler bu su ile pişirilmektedir. 450 Evlerde göze çarpan değişik bir uygulama ise, ebegümeci otu ile hazırlanan hamurdur. Bu ot kaynatılır, una katılarak hamur yapılır. İshal olan çocuğun karnına bağlanır. Bu işlem birkaç gün tekrarlanır.
İshalli çocuklara verilmeyen gıdalar arasında yağlı yiyecekler başta gelmektedir. İshal olan çocukların yiyecekleri yağsız veya az yağlı hazırlanır. Mercimek ve kuru fasulye de ishale iyi gelmez. Çiğ olan sebzeler (domates, salatalık marul) az tüketilmelidir.
450 evler aileleri şehirde on yıl gibi kısa bir süredir yaşamaktadırlar. Onlar çok fakir bir hayat sürerler. Kadınlar arasında okuma yazma oranı çok düşüktür. Dil bilmezler. Bağlı olarak şehir hayatına katılamaz, iletişim araçlarından yararlanamazlar. Bu etkenler annelerin yaşamlarını her yönüyle çocuklarının hastalıkları dahil olmak üzere kırsal kesimden getirdikleri geleneksel değerlerle sürdürmelerine neden olmaktadır Bölgemizde İshal, ay basması,haram süt nazar- korku gibi inanışlarla açıklanan kültürel temelli bir hastalıktır. Bağlı olarak hastalık tedavisinde birçok geleneksel yöntemler denenmektedir. Sözü edilen bu faktörlerle birlikte ekonomik koşulların,ve eğitim düzeyinin düşük olması modern tedavi olanaklarından yararlanmayı zorlaştırmakta ve geciktirmektedir.
Yine bu araştırmaların sonuçları , halkın sağlık ve hastalık anlayışı temelinde; Sağlık ve hastalığın sadece biyolojik bir olay olarak görülmediğini, yaşam tarzı olarak tanımlanan kültürün bir ürünü olduğunu, insan davranışlarını idare eden inançlar, değerler ve normlarla hastalığın sıkı sıkıya bağlılığını göstermektedir. Bu nedenle ,ishal gibi önemli sağlık sorunlarının çözümlenmesinde toplumun hastalıklar hakkında bildiklerinin ve neler yaptıklarının araştırılması gerekli ve zorunludur.
Toplumun Hastalıklar hakkında bildiklerinin ve iyileştirmek için neler yaptıklarının bilinmesi annelerle iletişim kurmak için gereklidir. Bu bilgiler ayrıca Sağlık eğitimi programlarında; Kimlerle- Hangi konularda ,görüşeceğimizi , Hangi sağlığa zarar verici inançlarla mücadele edeceğimizi göstermesi açısından yönlendiricidir.