Giriş

İnsan hayatı çeşitli yerlerde ve son derece değişik biçimlerde ortaya çıkan, zengin ve karmaşık grup hayatıdır ve sosyal ilimler değişik açılardan bu karmaşık hayat düzeninin iç yapısını anlamaya ve açıklamaya çalışır. Kuşku yok ki grup içinde yaşayan fertlerin birbirleriyle devamlı ve düzenli ilişkileri ve bu ilişkiler içinde ortaya çıkan davranışları ve bu davranışların standardize olmuş modelleri sosyal bilimlerin alanı içinde özel bir öneme sahiptir. Grup hayatının düzenli bir şekilde akıp gitmesini sağlayan bu sayısız davranış kalıpları adetler, örfler ve kurumlar olarak bilinir. Bunlar toplumdan topluma farklı olduğu gibi aynı toplumun değişik kısımları arasında da farklılık gösterebilir. Böylece mesela aynı toplumun kırsal bölgeleri ile kentsel bölgeleri arasında adetler-örfler ve kurumlar bakımından büyük farklar olabilir. (Saran ; 1984)

Doğadaki canlıları incelediğimiz zaman insanın diğer canlıların yanında apayrı bir yeri olduğunu görürüz. Doğduğumuz zaman kendimizi dış dünyanın etkilerinden koruyacak olan özelliklerimiz bulunmamaktadır. Belirili bir yaşa gelinceye kadar bir bakıcıya ihtiyacımız bulunmaktadır. Halbuki diğer canlılar kısa bir süre sonra tek başlarına hayatlarını sürdürebilmektedir. Biz topluluk halinde yaşayan canlılarız. Yaşadığımız gruplar çeşitli şekillerde meydana gelmektedir. Antropologlar toplumun en küçük birimini kabile olarak kabul ederken, sosyologlar bunu aile olarak belirlemiştir. Antropologlar ve sosyologlar tarafından bugüne kadar pekçok aile tanımı yapılmıştır. Ozankaya aileyi şöyle tanımlamıştır: Aile evlilik ve kan bağına, karı-koca, ana-baba-çocuklar, kardeşler vb. arasındaki ilişkilere dayalı olan bir toplum çekirdeğidir. (Ozankaya;1995 ) Murdock’a göre aile tipik olarak evli bir erkek ve kadınla çocuklardan oluşur. Bazen diğerleri de bu gruba katılabilir şeklinde bir tanımlama getirmektedir. Bu tanımı çercevesinde de ailenin 4 fonksiyonuna işaret etmektedir. 1. Sex, 2.Üreme, 3.Sosyalizasyon, 4. Ekonomik kooperasyon. (Kırımlı; 1996) Lowie gibi bazı antropologlar hem ailenin hem evliliğin seksden kaynaklandığını, aile ve evliliğin biyolojik temel üzerine oturan üst yapı kurumları olduğunu belirtmiştir. Zaman içinde yapılan çalışmalar sonucunda bu konudaki yorumlarda değişmiş olup salt cinsel arzuların evliliğin temeli olamayacağı hakkında görüşler ortaya atılmıştır.

Aile ve evlilik birbirini tamamlayan iki temel kavramdır. Evliliğin bir kurum olmasına karşılık aile toplum içinde en küçük ve temel sosyal grup ya da birliktir. Böylece aile denilen sosyal birliğin kurulması için gerekli bütün yolları, kuralları içeren sosyal kuruma evlilik denir. Ozankaya evliliği bireylerin bir ev ya da aile birimi kurmalarının toplumca benimsenmiş ve yaptırıma bağlanmış biçimini oluşturan toplumsal kurum olarak tanımlar.

Evrensel olmamakla birlikte toplumlar dişi ve erkek üyeleri arasında doğumla sonuçlanacak cinsel bir ilişkiye izin vermeden önce bir evlenme ya da nikah töreni yaparlar. Bu noktada eş seçimi konusunun önemli bir yeri olduğu unutulmamalıdır. Demografik ve ekolojik, kanuni, sosyo-ekonomik, kişisel tutumlar ve benzer birçok konu bu seçimde etkili olmaktadır. Modern toplumlar ve geleneksel toplumlar incelendiği zaman bu aşamada bazı farklar mutlaka ortaya çıkacaktır. Unutulmamalıdır ki evlilik sadece iki gencin evlenmesi değil aynı zaman da onların ailelerinin evlenmesidir. Eş seçimi konusunda aileler özellikle kırsal bölgelerde etkin bir rol oynamaktadır. Geleneksel olarak eş seçimi konusunda evlenecek çiftten çok aileler söz sahibidir. Baba tarafına özel bir önem veren kültür kuralının sert bir şekilde hissedildiği yerlerde bu uygulama daha açık bir şekilde görülmektedir. Baba tarafına özel bir önem veren kültür kuralının sert bir şekilde hissedildiği yerlerde bu uygulama daha net bir şekilde görülmektedir. (Akkayan; 1998)

Her toplulukta, (kır veya köy toplumlarında da) cinsleri ayrı gençler arasında tesadüfi olarak veya zamanla gelişen anlaşmalar vardır. Aynı komşuluk çevresi içinde ve mahallede doğan ve büyüyen cinsleri ayrı iki küçük çocuk daha cinsiyetlerini idrak etmeden birbirlerine karşı sempati duymuş olabilirler. Sempatiye dayanan bu gibi anlaşmalar önce oyunlarda görülür. Daha sonraları bu gibi anlaşmalar diğer alanlara da sirayet eder. Bu durum ileri de evliliklere kadar gidebilmektedir. Kırsal bölgelerde eş seçerken ailenin rolünün daha ağır bastığını belirtmiştik. Burada aynı zamanda devreye görücü usulü,   anne-babanın kızı beğenip istemesi, erkeğin kızı beğenip istemesi ve karşılıklı anlaşmalar suretiyle meydana gelen evliliklerden sözdedebiliriz. Yukarıda saydığımız bazı konular daha sonra yaşanılan çevre içerisinde tatsız olayların yaşanmasına sebeb olmaktadır. Yazımızda ağırlıklı olarak köylerimizde hala yaygın olan kız kaçırma konusuna değineceğiz.
 
 
KIZ KAÇIRMANIN LİTERATÜRDEKİ YERİ
 
Kız kaçırma antropoloji ve toplumbilim literatüründe sık sık rastlanan, fakat tanımı henüz bütün açıklığı ile belirtilmemiş bulunan kavramlardan biridir. Bu olayın  sadece memleketimizde değil, dünyanın çeşitli bölgelerinde de mevcut olduğu görüyoruz. Kız kaçırmanın ülkemizin küçük  köy-kır topluluklarına dair bir olay olmadığını, bucak-ilçe hatta il merkezlerinde de zaman zaman bu olaya rastlandığı hususunu da belirtmek gerekmektedir.
 
Genel anlamı ile kız kaçırma ister tek tarafın isterse iki tarafında rızası bulunsun veya bulunmasın, evlenme ve dolayısıyla bir yuva kurmak amacı ile meydana gelen bir toplumsal olay olarak kabul edilir. Bu olay çeşitli şekillerde de tanımlanmıştır:
 
“Kızı evinden dünür gönderip istemeden zorla veya çeşitli hile yollarına başvurarak, kandırarak götürmektir.”
 
“Evlenme çağında olan bir kızla erkeğin tek veya iki taraflı olarak ailelerine danışmadan yuva kurma teşebbüsüdür.”
 
Kız kaçırmalar genellikle ülkemizde evlenmek niyeti ile olmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan bazı  kız kaçırma olayları düşmanlık niyeti ile de gerçekleşmektedir. Bu olayı normal şekilde evlenme veya aile kurmadan ayıran husus tarafların aile üyelerinden birinin veya tümünün gerçek olarak veya görünüşte bu olayı tasvip etmemiş olmalarıdır. Bu itibarla kız veya kadın kaçırmayı bir iğfal veya kandırma olayından kesin olarak ayırt etmek ve bunu bir evlenme şekli olarak kabul etmek gerekir.
 
Kaçırma kelimesi herşeyden önce istek ve rızası olmadan bir kızın, bazı hallerde bir kadının bekar veya dul bir erkek tarafından zorla kaçırılarak evlenme ile sonuçlanması anlamını ifade ediyorsa da, gerçekte  bu olay çeşitli şekiller alır ve bu şekillere göre yine şekillerde sonuçlanır. Bu kavram gerçek hayatta farklı anlamlarda kullanılmakta ve memleketin farklı bölgelerine göre değişik şekiller göstermektedir. Bu konuda bir ayrım yapacak olursak kız kaçırma olayını iki kısımda inceleyebiliriz:
 
1-) Kaçırma:
A-Oğlan tarafından zorla
B-Oturakalma : Kızın kendiliğinden oğlan evine gelmesi.
 
2-) Kaçışma veya anlaşarak kaçma.
 
 
 
KAÇIRMA
 
 Ülkemizin bazı yerlerinde kız kaldırma adı ile de anılan bu tip kız kaçırma olayının çeşitli şekilleri olduğu için bunları bir tasnife tabii tutarak gözden geçirmek gerekmektedir. Bu tasnifte esas olan, oğlanın kızı hangi şekiller altında ve nasıl kaçırdığıdır. Bu olayda başlıca iki şekil hakimdir.
 
A-) Oğlan tarafından Zorla Kaçırma:
1-)  Zorla veya kasti olarak kızın isteği ve gönlü olmaksızın kaçırma: Birinci duruma baktığımız zaman bu şekil kaçırmaların çoğu aynı köy içinde, bekar gençler arasında olmakla beraber, bazı hallerde iki köy arasında ve dul bir erkek veya kadın arasında olduğu gibi aksi de söz konusu olabilir. Zorla kaçırmada  kız veya  kızın ailesi erkeği istememekte ve çeşitli sebeblerle kendilerine uygun bulmamaktadır. Bu durumda tenha bir yerde kızın yolu kesilerek zora başvurulur ve kız çeşitli yol ve usullerle oradan uzaklaştırılır. Birkaç gün dağda bayırda kalındıktan sonra köye dönülür. Köye döndükten sonra cereyen edecek olaylar aileden aileye değişmektedir.
 
2-) Kızın isteği olduğu halde kızın ailesinin erkeği istememesi veya başka engellerin bulunmasına rağmen kaçırma: İkinci duruma baktığımızda ise kızın isteği olduğu halde ailesinin erkeği istememesi veya başka engellerin bulunmasına rağmen cereyan eden kaçırma olaylarının sebeb ve çeşitleri başka özellikler gösterir. Bunun sebeblerini şöyle belirtebiliriz:
 
a-) Kız ve erkek birbirlerini sevdikleri halde ailelerden birisinin buna itirazı kaçırma olayına yolaçabilir.
 
b-) iki aile çocuklarını kendilerine sormadan nişanlamış, biri öbürünü veya her ikiside birbirlerini sevmedikleri için taraflardan birinin başkası tarafından kaçırılması veya kaçmalarıdır.
 
c-) Erkek kızı sevmiş kız fakat başka birisine nişanlanmıştır; Kız nişanlısını sevse dahi ilk sevgilisi tarafından kaçırılmış olabilir.
 
d-) İki gencin aileleri seviye bakımından ayrı durumdadırlar. Fakat kızın ailesi köylü tarafından iyi tanınmaz. Oğlan ailesi kızı istememesine rağmen erkek tarafından zorla kaçırılabilir.
 
e-) Kız ilk nişanlısından kendi arzusu ile ayrılmıştır. Başka birisi ile nişanlanmıştır. Bu olay erkekler arasında rekabete yol açar ve bu durum ilk aile için bir ar namus meselesi halini almış olabilir. Bu takdirde rakiplerden herhangi biri ilk fırsatta kızı zorla kaçırmak yolu ile mesele kapanır. Fakat aileler arasında hallice uzun sürecek olan meseleler başlar. Kan davası gibi.
 
            Karadeniz Bölgesi’ndeki ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki kan davalarının çoğunluğunun temelinde kız kaçırma olayları bulunmaktadır. Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde başlık parasının miktarı, düğün giderlerinin, hediyelerin çok fazla bir yekün oluşturması kaçırma olaylarının başlıca nedenidir. Kızı kaçırılan aile kızlarını geri alabilmek için akrabaları ile beraber onların peşine düşer. Kız kaçırma olayı sonunda ailelerarası çatışma nedeniyle ölümle sonuçlanan adli örnekler bulunmaktadır.
 
B ) Oturakalma: Evlilik, geleneksel köy toplumlarında kent toplumlarındakinden farklı, izlenmesi zorunlu kimi törenleri gerektirir. Örneğin dua töreni ile başlayan söz kesme, nişan, şerbet, biçi, kına düğün ve düğün sonrası duvak töreni ile biter. Ne var ki söz kesmeden duvaka ulaşan bütün bu aşamalar, normal evliliklerde izlenen süreçtir. Normal olmayan evlilik yani evlenmenin özel bir durumu olan kız kaçırmalarda ise bu törenler tümden çiğnenir. Oturakalma ise alışılagelmiş olan kız kaçırma olaylarından daha farklı bir tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Köylük yerde kız kaçırmanın oğlanın gözüne kestirdiği yani, kendisine eş seçtiği kızı zorla ya da gönül rızası ile ve arkadaşlarının yardımıyla kaçırması olduğu bilenen bir olaydır. Genellikle kır toplumlarında görülen kız kaçırmanın bir başka türü de kızın oğlanı kaçırmasıdır. Bohçasını koltuğuna alan kız, ilişki kurduğu oğlanın evine gider oturur. Bu tür kaçmaya yöresel dilde oturakalma denir.
Bu olayın başlıca iki sebebi vardır. Birincisi kızı sevdiği oğlana vermezler. Oğlanın babası kızı almak istemez. Bu takdirde kız ana-babasından gizli olarak bohçasını koltuğunun altına alır gidip oğlanın evine oturur ve oradan çıkmaz. Bu suretle o ev halkı kızı oğlana almak zorunda kalır. Genç kızlardan başka bazı yerlerde dul, hatta evli ve çocuklu kadınların kaçtıkları ve kaçırıldıkları memleketimizin gerçekleri arasındadır. Bu olaya Kütahya, Sivas illerinde rastlanmaktadır.
 
Erkek evi tarafının oğullarının evlenmesine razı olunmaması, birleşme kararı veren iki genci güç durumda bırakmaktadır. Kent kültüründe olduğu gibi ikisi ayrı bir ev açamayacakları için başbaşa yapılan durum muhakemesinde oğlanın kızı kaçırması sakıncalı görülünce, kız oğlana kaçacaktır. Eşitliğin ve ortak sorumluluğun bu denli sağlıklı olduğu köy toplumlarında kendi sorunlarını çözmede gösterilen beceri, küçümsenmeyecek ölçüdedir. Bohçasını alıp oğlan evine gelen kızın kovulma durumu yoktur. (Bazı durumlar hariç.) Oğlan evi bu durumdan oğulları ve kendi adlarına onur duyarlar.
 
Oturma olayının ikinci sebebi ise fakirliktir. Oturakalma’ya razı olan kızların ailelerinin maddi durumu çoğunlukla düşüktür. Bu kızların oturakaldıkları ailelerin ekonomik durumları pek farklı değildir. Bu olayda erkeğin kaçırılmaması söz konusu olmamakla beraber, erkeğin evine gelip oturan kız reddedilmediği takdir de bu olaya sembolik olarak kızın erkeği kaçırması gözü ile bakabiliriz.


KAÇIŞMA VEYA ANLAŞMA YOLU İLE KAÇMA
 
Ailelerin haberi ve bazı hallerde rızası olmaksızın vukua gelen anlaşma sonucu ortaya çıkan kaçma-kaçışmalar nitelik bakımından zorla kız kaçırmalardan önemli ayrılıklar göstermemekle beraber, olayın cereyan tarzı ve sonuçlanması bakımlarından bazı özellikleri ayrıdır. Anlaşarak kaçma veya kaçırmada olaya katılan gençlerin istek ve rızası olayda baş rolü oynadığı için olay daha kolaylıkla cereyan eder ve sonuçlanır. Bu işte ailelerin müdahalesi ikinci derecede kalır. Bu şekilde oluşan aileler arasında çözülme oranı daha önce belirttiğimiz şekle göre çok düşüktür. Anlaşarak kaçma yolu ile iki gencin yuva kurmalarında aile ve akrabaların, arkadaşların yardımları, yeni evlenecekleri mesut etmeye çalışmaları daha açık olarak dikkati çekmektedir. İki taraf birbirlerinden birinci şekil olaylarda olduğundan fazla birşeyler beklerler ve bu isteklerini yerine getirmeye gayret ederler. İki taraf da çekişmek yerine birbirlerinin ihtiyaçlarını gidermeye gayret gösterir. Bu olaya başvurmadan önce eğer kız ve oğlan birbirlerini çok seviyorlarsa ana babalarının rızalarını almak için her iki tarafa da aracı gönderilir.Taraflardan biri veya ikisi de razı olmazsa kaçma olayı gerçekleşir.
 
Kız kaçırma veya kaçışmalarda bir hazırlık safhası bulunmaktadır. Ayrıca bu gençlerin işlerini kolaylaştırmak vb. konularda yardımcı olmak için aracılar devreye girer. Bunlar genellikle yaşlı kadınlardır. Kaçırmalarda aracılardan başka dost, akraba ve arkadaşların rolleri vardır. Gerek aracıların gerekse bu şahısların kaçırmalarda maddi ve manevi olarak başlıca iki çeşit yardımları vardır. Kaçacak gençlerin saklanacağı yerin hazırlanması, kullanacakları araç/araçların temini vb. konularda yardımda bulunulduğu görülür.

Çeşitli bölgelere ve illere göre kız kaçırma mevsimlerinin, yer ve zamanlarının ve kaçırmada kullanılan araçların değişmekte olduğu bir gerçektir. Genel olarak kış ayları bu olay için elverişli değildir. Bunun sebebi köy halkının çoğunlukla evde kalmak gerektiği takdir de erkeklerin kahve ve köy odaları hariç dışarıya pek çıkmayışlarıdır. Kaçırmaların en çok görüldüğü mevsim ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Bunun başlıca sebebleri arasında güz aylarında ürünlerin devşirilmesi, ilkbaharda ise tarımla ilgili işlerin başlamasıdır.  Yaz ayları sıcak ve sıkıcı olduğu daha ziyade ağır işler yapıldığı için bu aylarda kaçırma olayları pek seyrek olur. Günün hemen her saatinde kaçırmalara rastlanabilir.
 

KIZ KAÇIRMALARIN VE KAÇIŞMALARIN BAŞLICA SEBEBLERİ

Bunun sebebini ekonomik, toplumsal-psikolojik, bazı kadın kaçma ve kaçırmalarında biyolojik olmak üzere 3 grupta toplayabiliriz.
 
Ekonomik Sebebler :  Bu olaylarda çoğu zaman kaçanların toplumsal ve ekonomik mevkii, derece ve itibar bakımlarından biribirlerine denk düşmeleri şart olmamakla beraber bu yargı olaylar incelenince her zaman gerçeğe uygun düşmemektedir.
 
1-) Oğlan tarafının çok fakir olması sebebi ile ve kız tarafı bunu bildiği halde çok fazla hediye, başlık parası istemesi. Bütün bunlar düğün öncesi masraflarıdır. Kız kaçırma olayı sonrasında kızın ailesinin kızlarını geri alarak evlenmelerine izin verilmediği bazı durumlarda başlık parası daha da yükseltilmektedir.
 
(Ek Bilgi: Başlık parası dünyanın pekçok ülkesinde görülen evlenme ile ilgili kültür kalıplarından biridir. Genellikle Afrika, İslam Ülkeleri, Çin, Endonezya, Malezya ve Burma’da görülür. Amerika ve Avrupa’da görülmediği söylenirse de Kuzey California Yurokları’nda ve bazı Eskimo gruplarında başlık adeti vardır. Başlık parası evlenecek erkeğin ya da akrabalarının veyahutta klan üyelerinin kızın babası veya akrabalarına veyahutta klan üyelerine yaptığı toplumdan topluma değişen hukuksal ve toplumsal uygulamaları içeren genellikle para, hayvan, takı, çeşitli ev eşyaları ve süs eşyaları niteliğindeki ödemeler verilen isimdir. Başlığın hem kızın ailesinden kaybolan işgücü eksiğini karşılamak, hemde kadının durumunu ve evliliğin devamını güven altına almak gibi iki ayrı fonksiyonu bulunmaktadır. Başlık parası uygulamasının karşıtı olan uygulama ise drahomadır. Ödemeler gelinin ailesinden  erkeğin ailesine yapılır. Drahoma hakkında Hint Kültüründe birçok bilgi bulunabileceği gibi bazı kabilelerde de bu uygulamadan söz edilir. Drahoma birçok Avrupa toplumunda’da görülürdü. Özellikle üst tabaka ailelerde görülen bu adete göre drahoma para ya da hediye olarak verilir. Kızın kuracağı ailenin reisi koca olacaktır o halde onun karısı ve çocuklarını geçindirmek için kuracağı işe yardım edilecektir. Başlık veya drahoma gelin ve damadın ailelerini okonomik olarak birleştirecek böylece devamlılığı ve evlilikte başarıyı sağlayacaktır. Drahoma bugün Avrupa’da kaybolmuştur fakat gelinin ev eşyalarını temin etmesi ve yeni elbiseler yapması bu adetin kalıntıları gibi gözükür. Japonya’da da bu adet özellikle kentlerde görülmektedir.)
 
Kız veya kadın kaçırma konusunda gündeme gelen bir diğer nokta bu kişilerin kendi ailelerine yapmış oldukları ekonomik katkıdır. Bu kişilerin kendi orientasyon aileleri içerisindeki bazı görevleri doğrudan hane gelirine katkıda bulunduğu için kız kaçırma olayı sonrasında hane gelirinde bir düşme veya gerileme söz konusu olabileceği düşüncesi ile hareket edilir. Kırsal bölgelerde kadınlar çok yönlü bir işçi olarak görülme eğiliminde olunup bu kişiler üretimin önemli bir parçasıdır. Bu durum karşımıza otomatik olarak başlık parası istenmesi şeklinde çıkar. Eğer kız kaçırma sonrasında başlık parası ile ilgili bir ödeme yapılmamışsa aileler arasında kan gütme söz konusu olabilmektedir.
 
Kadın ya da kız çeşitli ekonomik görevleri olan bir kimsedir. Adeta çok yönlü bir işçidir. Hayvanlara bakar, tarlada çalışır ot biçer, ormana oduna gider ailesel görevleri yerine getirir. Sadece yöneticilik görevlerini üzerine almış olan erkeğe oranla kadın daha fazla çalışır, üretimde daha geniş rol oynar.  F. Karadeniz “Tonya’da Kan Öcü Problemi” isimli  makalesinde bir Tonyalının evindeki kızlarının sayısının ahırdaki ineklerine ekleyerek gelirini hesapladığını belirtiyor. Yine aynı yörede, ülkemizin birçok yerlerinde olduğu gibi, kızı seven kimseden çok, fazla başlık veren alır . Kızı seven fakat başlık veremeyen kimseler onu kaçırmaktadırlar. İşte bu yüzden iki taraf kan gütmelere kadar giden giden kanlı çatışmalara girmektedir.  Ekonomik nedenlerle kan gütmeler, diğer toplunlarda da görülmektedir.  
 
2-) Düğün masrafları: Başka bir ekonomik sebebtir.
3-) Oğlanla kız ailelerinin gençlerin evlenmelerine razı oldukları halde düğün için yapılacak masraflarda anlaşamamaları.
4-) Ailenin geniş olması, kendi üyelerinden başka akraba üyelerine de bakmak zorunda kalması geçim zorluğuna, bu da kaçma ve kaçışmalara sebeb teşkil etmektedir.
5-) Kız ailesinin çok fakir olması halinde, köy halkı arasında toplumsal mevki ve itibarlarının sarsılmasını göze alarak oğlanın kendisini isteyip istemediğine bakmadan oğlanın evine kaçmak gibi durumlarda söz konusudur.
 
 
Toplumsal Psikolojik sebebler :
1.  Aile içinde geçimsizlik (Örneğin üvey anne/baba ile yaşanan geçimsizlik sonucunda genç kız kaçmayı bir çıkış olarak görmektedir.)
2.  Aileler ve/veya köyler arasında geçimsizlik (İki grup arasında yaşanan problemler dolayısı ile ailelerin intikam almak amacı ile birbirlerinden kız kaçırması.)
 
 
3.  Halkın Teşviki (Geçmiş yıllarda kaçarak evlenmiş ya da aynı deneyimi yaşamış olan kişilerin çıkış yolu bulmakta zorlanan gençlere vermiş olduğu cesareti buna örnek gösterebiliriz. Fakat bazı durumlarda iki ailenin arasının açılmasını isteyen tarafların gençleri bu yöne sevkettiği de görülmektedir.)
 
4.  Psikolojik Dürtüler (Söz konusu olan genç kıza bulunduğu yerde birçok talip olması sebebi ile bu pozisyonda bulunan kişilerin diğerlerinden önce sonuca varması amacı kızın kaçırılması; genç kızın eski nişanlısı ve yeni nişanlısı arasında yaşanan kıskançlık vb. durumlar sonucunda her iki tarafın şeref ve namuslarını korumak amacı ile kızı kaçırmak istemeleri; kendisinden yaşlı olan bir kişi ile ailesinin zorlaması sonucu evlendirilecek olan kızın bu durumdan kurtulmak için kaçması; bazı yörelerimizde Berder olarak adlandırılan ve kız kardeş değişimi olarak  tanımlayabileceğimiz evlilikten kaçmak amacıyla yapılan kaçma veya kaçışmalar.)
 
(Ek Bilgi:Hakkari yöresinde “Kepir”, Denizli – Aydın yörelerinde de “Değişik Yapma” olarak bilinen, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da da “Berder” olarak adlandırılan bu tercihli evlilik türünde evlenecek iki erkeğin evlilik çağlarındaki kız kardeşlerini birbirleri ile değiştirmeleri biçiminde gerçekleşen bir evlilik biçimidir. Yetişkin aynı yaşta oğlu ve kızı olan iki aile, aralarında anlaşarak kızlarını oğullarına alacakları kız ailesine verirler, yani değişiklik yaparlar. Ayrıntılı bilgi için Bkz. “evlilik Akrabalık Türleri – Sosyal Antropolojik Yaklaşımla. Balaman; AliRıza 1982 İzmir)
 
5.  Beşik kertiği/kertmesi gibi durumlarda kişilerin evlilik yaşları gelmeden kaçışarak evlenmesini veya beşik kertiği bulunan bir kızın başkası tarafından kaçırılmasını bu duruma örnek gösterebiliriz.
 
Ayrıca evlenme yaşı geçen kızlar kaçırılmak için fırsat yaratırlar ve başarılı olurlar. Bunun haricinde cinsi ve/veya biyolojik ihtiyaçların tatmin edilememesi yüzünden az da olsa evli kadın ve erkeklerin, yine evli kadın ve erkeklerle kaçmaları söz konusudur. Bu tip durumlara halk arasında belirli tanımlamalar yapılmaktadır. Pek seyrek olarak dul ve çocuklu erkeklerin çeşitli ihtiyaçlarını sebeb göstererek kız kaçırdıkları konu ile ilgili bir köy gerçeğidir.
 

KIZ KAÇIRMANIN SONUÇLARI

1.      Oğlan tarafı zengin, kız tarafı fakirse ailelerarası anlaşmazlıklar çok fazla iken, orta halli ailelerde anlaşmazlık hafif ve çabuk geçer.
2.      Fazla zora ve şiddete başvurularak yapılan kız kaçırmalardan çoğu zaman aile teşekkül etmez veya etse de uzun ömürlü olmaz.
3.      Adli durumlarda kızın ifadesi önemli bir yere sahiptir.
4.      Evlatlık haklarından mahrum etme olayı söz konusu olabilmektedir.

5.      Kız kaçırma ve kaçışmalar masraf bakımından çoğu zaman normal yolla yapılan evlenmelerdeki masrafı geçer. Bazen aileler maddi bakımdan mahvolurlar. Ama kız tarafı ayıplanır.

6.      Kaçırılan kıza oğlan evinde iyi muamele yapılmayabilir. Çocuk doğunca durum biraz değişse bile iğneleme devam eder.

7.      Kaçırılan kıza düğün yapılmaz. Ama bazı yörelerde bunun alternatifi olan törenlerden söz edebiliriz.

Kız kaçırmalarının önüne geçebilmek için yapılabileceklere değinecek olursak şunlar karşımıza çıkacaktır. Öncelikle başlık parası uygulamasının bulunduğu yörelerde ya bu uygulamadan tamamen vazgeçilmeli ya da miktarlar azaltılmalıdır. Gruplar arasında kan davası vb. konulardan ortaya çıkan düşmanlıklar sürdürüldükçe bu tür kaçırma olaylarının devamına zemin hazırlanacaktır. Bu amaçla yerel yetkililer bu tür konuların çözümünde ağırlıklı olarak rol oynamalıdır. Aileler evlenme gibi önemli bir konuda çocuklarına anlayış göstererek bu tür sorunların çözülmesi sağlanabilir. Bu durumlarda kızların fikrinin alınması kilit nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Kaçırma olayları adli olarak tasvip edilmese de gençlere evlenmeleri için yardım ve müsamaha gösterilmedilir. Akraba evlilikleri, berder vb. konuların sakıncası üzerinde yapılacak olan yayınların bu konuda diğer bir bilgilendirme aracı olacağı unutulmamalıdır.  

Ayrıca burada bir başka husus hakkında durmak istiyoruz. Halk arasında içgüveyi olarak adlandırılan durumun kendine özgü bir yapısı bulunmakta olup yukarıda değinilen kaçma/kaçışma konusundan farklı bir şekilde algılanması gerekmektedir.

KIZ KAÇIRMA İLE İLGİLİ SÖZLERDEN ÖRNEKLER

  • Avratı yok aklı yok.
  • Bir kıza kim yapışırsa o kızı ona vermelidir.
  • Bir kızı bin kişi ister bir kişi alır.
  • Er giden yol alır. Er evlenen döl alır.
  • Gönül budur ya, otada konar b*** da konar.
  • Gönülsüz aşk ya karın ağrıtır ya baş.
  • Herkes yareni ile uçmalıdır; yareni ile uçmayan kuş (kız) yarı yolda kalır.
  • Köpeğin kokladığı et yenmez. (Kaçırılan kız ve kaçıran oğlan için söylenmiş bir atasözü.)
  • Kızlığı bozulan kız köyde geçmez akçeye benzer.
  • Kız evi naz evi.
  • Kızı kendi haline bırakırsan ya davulcuya ya zurnacıya varır.
  • Er yanan ocak küllü olur.
  • Kaçırma evlenmenin en ucuz şeklidir.
  • İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.
  • Kırklareli Pulas Köyü’nde söylenen bir oturakalma manisi:
  • Karşıdan eşek gelir
  • Yuları gevşak gelir
  • Kendi kaçan kızlara
  • Yamadan düşek gelir

 

 
KAYACIK KÖYÜ’NDE EŞ SEÇİMİ VE ÖZELLİKLERİ
 
Yazımızın bu bölümünde Burdur İli’nin Çavdır İlçesine bağlı olan Kayacık Köyü’nde 1999-2000 arasında gerçekleştirdiğimiz araştırma sırasında eş seçimi konusu ile ilgili olarak topladığımız bilgileri aktarmak istiyoruz. (BABADALI, 2000)
 
Kayacık’ta eş seçimi konusuna değinecek olursak aile beğendi – erkek istedi şeklinde gerçekleşen evliliklerin ilk sırayı aldığı görülür. Bu grubu görücü usulü ile evlenen hane başkanları izlemektedir. Eşi ile anlaşarak evlenenler ise genelin 1/5’i  oranındadır. Erkek beğendi – aile istedi şeklindeki eş seçimi sonucunda gerçeleşen evlilikler ise %20 lik bir oranla temsil edilir. Yaşlı hane başkanları içerisinde anlaşarak evlenenlerle görücü usulü ile evlenenlerin oranı eşit olmakla beraber aile beğendi – erkek istedi şeklindeki eş seçimi yoluyla gerçekleşen evlilikler en yüksek oranda temsil edilir. Aile beğendi – erkek istedi ilk sırada bulunurken evliliklerin yaklaşık olarak ¼’ü görücü usulü ile gerçekleşmiştir. Anlaşarak evlenen gençler % 18’e yakın bir orana sahiptir.
 
Kaçma kaçırma yoluyla evlenen iki genç hane başkanı haricinde örneğe rastlanılmamaktadır. Bölgede bu şekilde yapılan evlilikler çok seyrek görülmekte olup tasvip edilmemektedir. Gerek evlenen çift gerekse aileleri uzun süre dargın kalmakta ve evliliğe taraf olan aileler arasında bazen sonu ölümle sonuçlanan tatsız olaylar yaşanmaktadır. Köyde kaldığımız süre içerisinde kadınlarla yaptığımız sohbetlerde bölgedeki X yöresinde kaçma-kaçırma olaylarının çok fazla olduğu genç kızların bir telefonla evinden kaçarak, resmi nikah kıymadan dini nikahla evlenerek yaşadığı anlatılmıştı. Bunu söyleyen köyün kadınlarının bu duruma karşı olan tavırları hemen belli oluyordu. Eşine kaçarak evlenen bir hane başkanı eşi kaçmaktan duyduğu üzüntüyü, memnuniyetsizliği dile getirmiştir. Kız çocuk sahibi olan bu bayan kendi evladının ileride birisine kaçmasını istememekte olup kızının ileride davullu – zurnalı düğününü görmek istediğini belirtmiştir. (Bkz. Tablo B-6) Her ne kadar kaçma ya da kaçırma yoluyla evlenen çiftlere Kayacık’ta düğün yapılsa bile kız tarafının genellikle bu düğüne katılmaması vb. olaylar sonucunda yaşanan tatsızlıklar bu şekilde evlenen kadınlar için üzüntü kaynağı olmaktadır. Bu durumda bile kaçtığı kişinin ailesi gelinlerini el üstünde tutarak onun yaşadığı eksiklikleri ortadan kaldırmaya çalışır.  Genellikle akrabalar arasında yapılan evliliklerde ilk gidişte gençlerin evlenmesine karar verilir. Eğer kızın ailesi gençlerin evlenmesine izin vermezse kaçma ya da kaçırmaya varan olaylara bazen rastlanılmaktadır. Bölgede uzun bir süredir kara düzen kaçırma olarak adlandırılan olay yani zorlama ile evlenme, gönülsüz gelin etme görülmemektedir. Günümüzde kız kaçırma olaylarına nadiren rastlanmakta olup geçmişte bu şekilde evlenen gerek burada gerekse de civar köylerde yaşayan pekçok çift bulunmaktadır.
 
Günümüzde aileler çocuklarının eşlerinin yine çocukları tarafından seçilmesi gerektiğini belirtmektedir. Zorlama sonucu yapılacak olan evliliklerin mutlu olmayacağı, bu evliliklerin ayrılma ile sonuçlanabileceği kanısında olan anne – babaların sayısı azımsanamayacak derecededir. Köyde konuştuğumuz gençlerde bu konuda ailelerinden zorlama olmadan, evlenecekleri kızı kendilerinin seçmesi gerektiğini söylemiştir. Aynı durum gelin adayı olan genç kızlar içinde geçerlidir. Onlarda eşlerini kendileri seçmek istemektedir. Fakat her iki grupta bu aşamada ailelerine danışarak hareket edeceklerini beyan etmiştir. Bazı annne-babalar evlenecek olan kişinin ve ebeveynlerinin birlikte karar vermesi sonucunda eş seçilmesinin daha sağlıklı olacağına inanmaktadır.

“Evlenmelerde, bildik biriyle evlenme” sayıltısından hareketle dünyanın her yerinde eş seçmenin bir tercih sorunu olduğunu görürüz. Ancak tercih sözcüğünden şu anlaşılmalıdır: Evlenecek bireylerin değil ailelerin öncelik durumuna göre karar almalarıdır. Tercihli evlilikler, evlendirilecek çiftler arasında “tercih”, “izin”, ve “yasak” kurallarına işlerlik kazandırır, bu kurallar doğrultusunda davranış ve eylemler oluşturulur. Bu kuralların kesin belirlendiği yaşam biçimlerinde evlenme olgusu bireyler arası bir kontrat olmanın ötesinde aileler, kümeler, soylar arasında bağlayıcı bir nitelik taşır. Tercihli evlilikler arasında sayılan kardeş çocukları evliliği; amca, teyze ve dayı, hala çocuklarının birbirleriyle gerçekleştirdikleri bir akraba evliliğidir. Ülkemiz akraba evliliğinin yüksek olduğu ülkeler arasındadır. Akraba evliliğinde de ön sıraları kardeş çocukları evliliği almaktadır. Aynı cinsten kardeşlerin (amca ve teyze) çocuklarının evliliğine paralel kuzen evliliği denir. Ayrı cinsten kardeşlerin (hala ve dayı) çocuklarının evliliğine çapraz kuzen evliliği adı verilir. Çapraz kuzen evliliği paralel kuzen evliliğine göre daha yaygındır. (Kırımlı 1996:12) Köyde Akrabalar arası evlilik oranına bakıldığı zaman hane başkanlarının yaklaşık 3/5’inin akraba evliliği yapmadığı görülmektedir. Akraba evliliği yapan hane başkanlarının yaklaşık % 70’ini genç hane başkanları teşkil eder. Yaşlı hane başkanlarında bu oran gençlerin oranının yarısından azdır. Genç ve yaşlı hane başkanları içerisinde akraba evliliği yapanların oranları yapmayanlara göre her iki grupta da yaklaşık %12 oranında azdır. Yapılan akraba evliliklerinin yaklaşık % 80’i baba taraflı olup geriye kalan evlilikler anne taraflı olarak yapılmıştır. Genç ve yaşlı hane başkanları içerisinde de aynı durum görülür. Bu evliliklerin 3/5’i amca çocukları iledir. Bu oran genç hane başkanlarında % 75’lere kadar ulaşmaktadır. Amca çocukları ile yapılan evlilikleri teyze çocukları ve uzak akrabalarla yapılan evlilikler izler. Bir genç hane başkanı dayı çocuğu ile evlenmiştir. Bir yaşlı hane başkanı ise hala çocuğu ile evlidir. (Bkz. Tablo B-6.1) (Bkz. Grafik B-2) Burada ortaya çıkan durum sonucunda paralel kuzen evliliklerinin ön planda olduğu görülmektedir.

Kayacık Köyü’nde evlenirken başlık parası ödenmemektedir. Köy halkı uzun yıllardan beri köyde başlık parası uygulamasının görülmediğini belirtmiştir. Burada başlık parası ödemek yerine düğünde geline takı takıldığı öğrenilmiştir. (Bkz. Tablo B-7) Aynı durum evlenirken gelinin annesine ödenen süt hakkı konusunda da görülmektedir. Hane başkanlarının hiç biri evlenirken süt hakkı ödememiştir. (Bkz. Tablo B-7.3) Araştırma bölgesinin çevresindeki diğer merkezlerde de başlık veya süt hakkı benzeri bir uygulama bulunmamaktadır.

YARARLANILAN KAYNAKLAR

AİLE ANTROPOLOJİSİ BASILMAMIŞ NOTLARI: KIRIMLI , YÜKSEL; 1996-1997
 
BABADALI, H. MURAT: SOSYAL ANTROPOLOJİK DEĞERLENDİRME AÇISINDAN KAYACIK KÖYÜ’NDE YAŞAM, YAYINLANMAMIŞ LİSANS BİTİRME ÇALIŞMASI, 2000,
İSTANBUL, İ.Ü. ANTROPOLOJİ BÖLÜMÜ
 
ETNOLOJİ SÖZLÜĞÜ: ÖRNEK, SEDAT VEYİS; 1971, ANKARA, A.Ü. DTCF YAYINI. A.Ü. BASIMEVİ.
 
EVLİLİK AKRABALIK TÜRLERİ – SOSYAL ANTROPOLOJİK YAKLAŞIMLA: BALAMAN ALİ RIZA; 1982, İZMİR, İLERİ KİTAP YAY. DAĞ.
 
KAN DAVALARI – SOSYAL ANTROPOLOJİK YAKLAŞIM: TEZCAN, MAHMUT; 1981, ANKARA, A.Ü. EĞİTİM FAK. YAYINI.
 
KAN GÜTME OLAYLARI SOSYOLOJİSİ: TEZCAN, MAHMUT; 1972, ANKARA, A.Ü. EĞİTİM FAK. YAYINI., A.Ü. BASIMEVİ.
 
KARADENİZ, FİKRET: TONYA’DA KAN ÖCÜ PROBLEMİ, TÜRK FOLKLOR ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 1964, SAYI 183
 
TÜRKİYE’DE KIZ KAÇIRMA GELENEKLERİ VE BUNUNLA İLGİLİ BAZI İDARİ MESELELER: YASA, İBRAHİM; 1962, ANKARA,TODAİE YAYINI.

Positive SSL