İlk olarak; Sosyal Antropoloji bölümünü tercihlerim arasında yazacağımı çevremdekilere açıklamakta ne kadar güçlük çektiğimi hatırlıyorum. Özellikle bana “mezar kazıcısı mı olacaksın ? ya da “bir jeepe atlayıp beş parasız dünyayı gezip sürünecek misin?” gibi sorular yöneldiğinde; aslında sadece lisede sosyoloji mezunu öğretmenimden aldığım bilgilerin (ne kadar hoş olsalar da); bu insanlara kendimi savunmam da yetersiz olacağını düşünmüştüm. Biraz da çaresizdim galiba. İşin en tuhaf yanı felsefe tercihimin bir üst sırada olmasına rağmen bir şekilde antropoloji bölümünü kazandığımı duyduğumda hissettiklerim, şu günlerde hiç hissetmediğim kadar kışkırtıcı ve sevinç vericiydi.

Zamanla antropoloji hakkında fikirlerim onu tanıdıkça değişti. Bildiğim tek şey; sonunda bir gazeteye kapağı atmaktı. Sonrası gelirdi ne de olsa. Çok sonraları bir medya kuruluşunda muhabirlik yapmaya yeltendiğimde hayal ettiğim ile yaşanan dünya arasında ciddi bir sapma olduğunu fark etmem çok zamanımı almadı. Uzun bir süre okuldan ve ideallerimden psikolojik kopuş sonrası okuldan mezuniyetim yepyeni sorunlar çıkardı karşıma. Birincisi kendimi ve okulumu anlatmakda yaşadığım ciddi problemlerdi. Fakat gün geçtikçe keşfetmeye başladığım farklı değerlerim oldu. Okul arkadaşlarımın her biri farklı yerlere ( kitapçı, internet sitesi, sigorta şirketi gibi) dağılırken; ben ne yapacağım konusunda hayli kararsız olmama rağmen, bir iş bulmak zorundaydım. Benden önce okumuş ve iş hayatına atılmış insanların da kariyerleri bana pek parlak görünmüyordu.

Örneğin kaymakam, işletme masterı ile insan kaynakları ve yoğunluklu ilkokul öğretmeni (o zamanlar formasyon veriliyordu) . Benim ideallerimle uyuşmayan bir yığın iş olarak göründü gözüme. Tek isteğim; belgesel yapımcısı olmaktı. Duyduğum güzel hikayelerden biri Haberci programında çalışan bir antropolog olduğu dışında hiç de iç acıcı değildi. Fakat zorunluluklarla 6 ay boş kaldıktan sonra bir telekomünikasyon şirketinin telefonda müşteri hizmetlerine geçişim garip bir şekilde antropolojinin özellikle sosyal antropolojinin değerini anlamamda bana yardımcı oldu.

İş başvurusu yaparken istatistik bilmek, tez hazırlarken öğrendiğim bilgisayar Office programları, fotoğraf çekmeyi bilmek, mülakat ve saha araştırmaları konusundaki deneyim, insan içi iletişimde ki sınır zorlayıcı tez aşamamızın her bir saniyesi bana çok şey kazandırmış; bunu bizzat yaşadım. İş alımında bana “sinirli, kızgın biriyle konuşabilir misin?” anlamına gelen bir soru sorulduğunda , “benim işim değişik kültürlerden, anlayış ve düşüncelerden gelen insanlarla konuşmak ve onları anlamaya çalışmaktır” dediğimde özgeçmişimin üstüne insan kaynakları işe alım uzmanı artı işaretini koyuverdi. Bu işe kabul edildiğiniz anlamına gelir. Daha sonraları bir takım içinde işi öğrenmeye başladığımda yöneticimin en ilgisini çeken şey, benim okuduğum bölüm oldu. Yine zamanla istatistik ve veri değerlendirme bilgilerim benim grup içinde daha başarılı olmamı sağladı. Boğaziçi üniversitesi öğrencileriyle bir uygulamaya katılmak için benim seçilmiş olma nedenim yine bilgi donanımımın fazlalığı idi. Pek çok bölüm değiştirdim. Şunu açıklamakta fayda var ki iş hayatı sanıldığı gibi üniversite mezunlarına kapılarını sonuna kadar açıp gel yöneticimiz ol isteğiyle kişileri bağrına basmıyor. Önceleri kişiyi çok zorluyor. Sınırlarını esnetmeyi becerebilen doğru kişileri bir üst bölüme geçmeye hak kazanıyorlar; aynı bir yarışma gibi. Yaşanan aşırı rekabet ve yoğun iş temposu içinde kendinize bir yön çizmeniz, hayata bir bakış açısı ile yaklaşmanız ve kuvvetli olmanız da bekleniyor. Önemli olan her safhada üretim oluyor. Zamanla ben de bu yolları hem öğrenerek hem de belki de sosyal antropolojik bakış açımın bana verdiği üçüncü bir gözle; kendimi geliştirme şansı buldum. İki yıl sonunda; şirketin eğitim birimine teknik eğitim uzmanı olarak geçiş yaptım. Eğitim bölümüne girişim yine antropoloji sayesinde oldu. İlk önce ciddi bir sunum hazırlattıklarında ; ben bu sunumda topladığım verileri istatistiklerle hazırladığımda; ayrıca okul yıllarında insan önüne çıkma korkumu yenmiş oluşumda beni çok rahat kıldı. Bölüme geçtikten sonra bir başka sosyal antropolog daha oradaydı yaklaşık iki yıldır da on iki kişilik bölümde iki sosyal antropologla çalışıyoruz. Türkiye de sosyal antropoloji gibi işyeri eğitimcileri de çok yeni bir kavram. Burada da tam kendime göre bir yer edindim. Ama gördüğüm en önemli şey yenilik ve farklılığa bakarken geliştirdiğimiz sosyal antropolojik bakış açısı iş hayatında farklılık yaratmamızı ve daha olgunca davranmamızı sağladı. Yine sınıfça yaptığımız tez çalışmalarımız, saha da yaptığımız çalışmalar tamamen bir şirket çalışanları gibi bazı vasıfları elde etmemizi sağladı.

Ben de şu an bölümde okuyan arkadaşların ne yapacakları konusunda şaşırmış oldukları o dönemi yaşadım. Sadece şunu söylemek isterim ki; Sosyal antropoloji okuma ayrıcalıklı bir iş. Ama kişinin bu ayrıcalıkların farkına varması ve dünyadan kopuk ideolojiler geliştirmemesi de gerekli. Ne kadar özel bir eğitimden geçtiğimizi bilmek ve donanımlarımızı sonuna kadar kullanmak biraz da bizlerin elinde. Umutsuzluğa kapılmadan yapılabilecek olanın en iyisini yapmaya çalışmak yeterli. Üniversitede yapmadığımız tek şey teknoloji ve dünyayı takip etmemekti. Hep geçmiş kuramlar içindeydik ama inanın bunların bize faydası çok oldu. Şimdi eğitim alan arkadaşlara eğer şirketlerde çalışmayı düşünüyorlarsa aktarabileceğim bazı bilgiler var ama onları daha çok sorulara göre yönlendirmek isterim.

Sosyal Antropoloji bölümlerinde okuyan tüm arkadaşlara her konuda destek olmaktan mutluluk duyacağımı da iletmek isterim. Hayata bir adım önde başlamak için; en azından benim okuldayken aklımı kurcalayan soruların başkalarının aklını karıştırmasına mani olmak adına.

Hepinize Güzel Gelecekler Dilerim.

 Pınar ATANUR Hakkında

1980 Kırıkkale doğumluyum. 1997 yılında İ.Ü. Sosyal Antropoloji Bölümüne kabul edildim. 2002 yılı ilk dönemi tek ders sınavı ile mezun oldum. Okul yaşantım boyunca görsel belgeleme çalışması olarak “Tabutlar ve Yapılışları”, “Sosyal Antropolojik Açıdan İ.Ü.Ed. Fak. Sosyal Antropoloji Öğrencilerinin Demografik Profili” adında iki çalışma yaptım.

Kısa bir süre HBB televizyonunda muhabirlik yaptım. Öğrencilik yıllarımdan beri fotoğraf çekiyorum. Şu anda kurumsal bir şirkette Teknik Eğitim Uzmanlığı yapmaktayım. Çok yoğun ve tempolu çalışmam devam ediyor. İş yaşamında onun üzerinde sertifikam var. Özellikle yetişkin eğitimi ilgimi çeken konular arasında.

İleri dönemlerde endüstriyel antropoloji dalında özellikle Kurum Kültürü ve Organizasyonları konusunda kendimi geliştirmek istiyorum.